top of page

4- Dil Öğretiminde Sözcüksel Yaklaşım

Güncelleme tarihi: 9 Haz 2020


Michael Lewis tarafından 1993 yılında başlatılan ve geliştirilen dil öğretiminde ‘Sözcüksel Yaklaşım’ın dayandığı temel fikir, dilin sözcükleştirilmiş dilbilgisinden değil, dilbilgiselleştirilmiş sözcüklerden (Lewis, 1997:10) oluşmuş olmasıdır. Bu, dilin sadece dilbilgisi veya izole kelimelerden ibaret olmadığı, dilde akıcılığın sözcüksel grupların edinilmesine dayandığı anlamına gelir.


Lewis (1993) için dil, günlük konuşmada kelimelerin bir araya gelmesiyle doğal olarak ortaya çıkan ve oldukça sık rastlanılan kombinasyonlarının tanınmasıyla anlamlıdır. Bu, sözcüksel yaklaşımın merkezi fikridir. Zihinsel sözlüğümüz, söylediğimizin ve yazdıklarımızın çoğunda kullandığımız prefabrik çok kelimeli öğelerden oluşur. Bağlam olmadan, izole, tek başına bir sözcük, bir mesaja anlam kazandırmaz.


Hoey'e (2004) göre, kullanıcılar sözcükleri kullanıldıkları bağlamla edinirler. Bu kelimeler dilbilimsel tanımlamada merkezi roldedir (Richards & Rodgers 2001) ve aşağıdaki şekilde sınıflandırılmıştır (Lewis 1997):

· kelimeler

· kelime grupları

· kalıplaşmış ifadeler

· cümle kalıpları ve kelime ortaklığı


Sözcüksel yaklaşımda dil öğrenimi ile ilgili olarak, , öğrencilerin sözcük parçalarını anlamlı bir şekilde kullanabilmeleri için o sözcüklere maruz kalmaları gerektiği savunulmaktadır (Lewis 1997). Dilbilgisel açıklamalar ve kontrollü uygulamalar, öğrencilerin dili fark etmelerine veya bağlam içinde kullanmalarına imkân vermediğinden dolayı etkili bir değere sahip değildirler (Lewis 1993).


Bu yaklaşımda kelimeler arasındaki ilişkiye ve bir araya gelme biçimine vurgu yapıldığı için Virga (2006), öğrencilerin akıcılık ve dilin doğal kullanımına odaklandıklarını, somut kullanım sayesinde dili öğrenmek için daha çok motive olduklarını belirtmektedir. Bu yaklaşımda, temel amaç, öğrencilerin kelime öbeklerini anlamalarına yardımcı olmak, bu öbekleri doğal bir şekilde kullanabilmelerini sağlamaktır.


Thornbury'ye (2006) göre, dil öğretiminde sözcük öbeklerine ağırlık verilmiş bir şekilde hazırlanmış bir müfredat, dilbilimsel teoriden gelen dilbilgisi yapılarının listesinden çok daha anlamlıdır.


Sınıflarda sözcüksel yaklaşımı kullanmanın temel prensipleri (Lewis 1997):

· Sözcüklerin merkezde odak noktası olduğu dil öğretimi (Richards & Rodgers 2001:22) sağlanmalıdır;

· Sözcükler zorlukları ve gerçek hayattaki kullanım sıklıkları göz önünde bulundurularak öğretilmedir;

· Dersler öğrenci merkezli ve ‘gözlem, hipotez ve deney’e dayalı olmalıdır (Thornbury 1998);

· Bilinç arttırma etkinliklerini kullanarak, öğretmenlerin öğrencilere gerçek bağlamda dil örnekleri sunmaları gerekir, öğrenciler böylelikle odaktaki sözcük öbeklerini fark ederek onları işleyip içselleştirebilirler (Richards & Rodgers 2001);

· Alıştırmalar ve aktiviteler, öğrencilerin ‘gözlem, hipotez ve deney’ döngüsünü kullanarak daha hızlı bir şekilde dil edinebilmeleri için öğrendiklerini içselleştirmelerine yardımcı olmalıdır (Lewis, 1997);

· Dilbilgisi öğretimi bu yaklaşımın odağı olmasa da, akıcılığı iyileştirmeye yardımcı olur ve bu nedenle dil öğreniminin bir parçası olmalıdır;

· Öğretmen-Konuşma-Süresi öğrencilere model olma açısından artırılabilir;

· Sözlük tabanlı etkinlikler ve bir sözcük defterinin kullanımı, öğrencilerin yeni sözcükleri ve söz öbeklerini hatırlamalarına yardımcı olmak için önemli yöntemlerdir;


Richards & Rodgers’a (2001) göre sözcüksel yaklaşımda öğrenciler, derse sürekli katılarak ve sunulan dili gözlemleyerek, yeni yapıların anlam ve kullanımını fark edip bunu yansıtmak için motive olmuşlardır. Lewis’e (1997) göre ise öğrenciler öğretmen tarafından sunulan dinleme ve okuma aktiviteleri esnasında metinlerin analizi için sürekli aktif durumdadırlar. Bu sebeple de hatalar öğrenme sürecinde pozitif sinyaller olarak değerlendirilir.


Thornbury (1998), Lewis'in (1993) ‘sözcüksel yaklaşım’ın ne olduğunu açıklamasına rağmen, kural tabanlı ve hafıza tabanlı olarak iyi bir denge oluşturup, sınıfta nasıl uygulanması gerektiğine dair somut kanıtlar vermediğini belirtmektedir.

Bununla birlikte, sınıfta ‘sözcüksel yaklaşım’ın uygulanmasının pozitif sonuçlarının kanıtlarını yayınlayan öğretmenler vardır. Örneğin Ostick (2008), bu dil görüşünün daha bütünsel ve doğal olduğunu belirtmektedir. Özellikle süresi kısa olan derslerde öğrencilerin daha hızlı ilerlemelerine yardımcı olduğunu belirtmektedir. Virga (2006) ise, bu yaklaşımda gerçek yaşam kullanımına odaklanıldığı için öğrencilerin öğrenme motivasyonun yüksek olduğunu ve Woolard (2005) da, bu yaklaşımın öğrenci yetkinliğini geliştirdiğini vurgulamaktadır.


Books:

  • Hoey, M. 2004. Lexical Priming. Tayler & Francis

  • Lewis, M. 1993. The Lexical Approach. LTP

  • Lewis, M. 1997. Implementing the Lexical Approach. LTP

  • Richards, J. & Rodgers, T. 2001. (Second Edition) Approaches and Methods in Language Teaching. CUP

Articles:

  • Ostick, R. 2008. Lexical Lessons. English Teaching Professional 55/01

  • Thornbury, S. 1998. The Lexical Approach: a journey without maps? MET 7/04

  • Thornbury, S. (2006) An A-Z of ELT: A Dictionary of Terms and Concepts Used in English Language Teaching. Oxford, UK.: Macmillan Education.Virga, C. 2006. Let’s get Lexical. English Teaching Professional 47/01

  • Woolard, G. 2005. Noticing and Learning Collocation. English Teaching Professional 40/01

1. Başlık

bottom of page